Farkındalık kavramı Türkiye’de popülerlik kazanmaya başlasa da öz şefkat kavramı bizler için henüz yeni kavramlardan diyebiliriz. Bizi yükselten 2 kolumuz misali bu 2 kavram da. Biri olmadan diğeri eksik kalıyor aslında. Duygularımızı tanımak için farkındalığa, bu tanımlara kendimizi açabilmek için de öz şefkate ihtiyacımız vardır. Öz şefkat farkındalığımızı daha yumuşak kılar, yaşadığımız acı deneyimler içerisinde kendimize hoşgörüyle yaklaşmamıza olanak tanır.
Hangimiz yana yakıla yanmadık ki, hangimizin kalbi tuz buz olmadı ki, içi bir kez bile yanmamış insan neredeyse yoktur hayatta. Duygularımızla kavuşma ve kendimizle yüzleşme cesaretimiz kadar kendimize öz şefkat vermeye de ihtiyacımız vardır.
Acı çekmek, yalnız hissetmek, kırılmak, yetersiz hissetmek, korkmak sizi anormal yapmaz, aksine dünyanın geri kalanıyla bir ve bütün kılar. Başkalarına cani gönülden sunduğumuz şefkatin aynısını, nedense kendimize göstermek birçoğumuz için zordur.
Halbuki herkesin ihtiyacı olan bir duyguya, benim de ihtiyacımın olması kadar olağan ne olabilir? Yabancı olduğumuz bir duygu Öz Şefkat. Şefkat duygusu olmadan yaşadığımız tatsız olay ve durumların içerisinden çıkacak yakıtı bulamayız.
Evet bazen hayatımızda her şey kontrolden çıkar, baş edecek gücü kendimizde bulamayız. İçimizdeki acı yokmuş gibi davranıp, dikkatimizi başka şeylere vererek bir de üstünü örtmeye çalışırız. Halbuki üstünü örtmek o duyguları yok etmez tam tersine köklenmesini ve daha da derinlere inmesini sağlar.
Öz şefkat, ruh sağlığı, stresle başa çıkma, ilişkiler ve genel yaşam memnuniyeti üzerinde olumlu etkiler sunar. Kendimize daha şefkatli davranarak, kendi içsel eleştirilerimizi ve benlik değerlendirmelerimizi hafifletebiliriz. Böylece kendimizi daha mutlu, dengeli ve tatmin olmuş hissedebiliriz.
Ayfer ÖZDEMİR